SUSKIND DEVLET TİYATROSUNDA, KONTRBASIYLA
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun ilk
kez 11 Ocak 1992’de yine Metin Belgin rejisiyle
sahnelediği Kontrbas, 15 yıldır çeşitli aralıklarla yüzlerce kez
sahnelenmiş bir oyun. Bir Patrick Süskind seven ve yaylı çalgılara ilgisi olan -hatta
bir dönem keman dersleri almış- şahsım için Kontrbas, sezonun merak edilen oyunlarından
biri oldu.
Süskind 1949 doğumlu Alman yazar.
Birçok kişi onu meşhur “Koku” romanıyla tanır. Romanı fakülte yıllarımda
okumuş ve çok etkilenmiştim. Roman, sağlam oluşturulmuş olay örgüsü ve düşmeyen
merak unsuruyla başarılı romanlar listeme girmişti. “Süskind ne yazsa okunur” olumlu ön yargısıyla
ayrıca, Süskind’ in müzik ilgisi de nereden geliyor merakıyla Oda Tiyatrosu’
nun yolunu tuttum.
Yazar Patrick Süskind, asıl ününü getirecek olan
“Koku” romanından önce, 1981 tarihli bir monolog olan "Der
Kontrabass" adlı oyununun, Münih Cuvilliee Tiyatrosu’nda sahneye konulması
ile meslek hayatının ilk büyük çıkışını yaşıyor. Eser, 1985 yılında da dilimize
çevriliyor.
Oyun; Almanya Devlet
Orkestrası’nda kontrbas çalan bir sanatçı, daha doğrusu devlet orkestrasında
memur olan bir adamın ses yalıtımı yaptığı odasında geçiyor. Plaklar, cdler,
yerlere saçılmış notalar ve bira şişeleri arasında müziğin, tarihin,
hiyerarşinin, cinselliğin ve toplumun dedikodusunu izleyicisiyle paylaşıyor.
Önce “orkestra şefsiz olur, ama kontrbassız asla olamaz” diyerek enstrümanına
methiyeler düzüyor, kendisinin de iyi bir kontrbas virtüözü olduğunu düşünüyor.
Sonrasındaki iç buhranları ise, durumuna
başka bir boyuttan bakmasına neden oluyor. Övgüler yağdırdığı kontrbası yermeye
başlıyor bu kez. Onun kaba bir alet olduğunu, taşınamadığını, arabaya bile ancak
ön koltuğu çıkarırsanız sığabileceğini, evde piyano gibi bir mobilya da
olmadığı için sürekli insanın üstünü üstüne geldiğini düşünüyor. Hatta son iki
yıldır yaşamış olduğu cinsel yetersizliği bile kontrbasa mal ediyor. Ayrıca
orkestrada da kontrbasın çok geride
kaldığını düşünerek enstrümanı ile ilgili mutsuzluğunu izleyiciye aktarıyor. Bu
gelgitleri yaşamasında orkestraya yeni alınan Sarah adlı sopranoya duyduğu
ilginin de payı olduğu söylenebilir. Sarah daha onun varlığından bile haberdar
değildir, ama o Sarah’nın gece tenorlarla çıkmasına içerleyecek kadar ona
tutkundur.
Metin Belgin, belli ki oyuna
ruhunu vermiş, yönetirken ve oynarken oyunu sahiplenmiş. Oyun kişisinin, kişilik
çözümlemelerini, iç hesaplaşmalarını, takıntılarını, gelgitlerini başarılı bir
şekilde aktarıyor izleyenlere. Belgin’ in bu başarısında etkili ve güçlü ses
tonunun payı da büyük elbette. Müzikteki doğaçlama anarşisinden korkacak kadar
notaların hakimiyeti altına girmiş, iç dünyasında yaşayan karakteri izleyiciye aktarmakta güçlük
çekmiyor oyuncu. Oyun bir saatlik, tek perde ve tek kişilik. Aslında tek kişilik demek çok da doğru olmayacak,
çünkü Metin Belgin’ e kontrbası eşlik ediyor oyun boyunca. Adeta teşhis sanatı
yapılırcasına kontrbas oyuna dahil oluyor. Dişi bir alet olduğunu söyleyen
oyuncu, kontrbasını yatağa bile atıyor.
Tütsü kokularının yayıldığı
sahnenin dekoru; beyaz rengin hakim olduğu yatağıyla, aynasıyla, müzik
köşesiyle, sallanan sandalyesiyle yerli yerinde.Tek başına pek bir ortada duran
ve içinde sadece bira olan buzdolabı dışında, tüm eşyalar yalnız bir müzik
adamının evini yansıtıyor. Işık düzeninde aksayan bir nokta göze çarpmıyor. Ancak
oyun kişisinin yatağından kalkıp oyuna başlama sürecinde, izleyiciyi atmosfere
dahil edebilmek adına bir ışık düzenlemesi gerekiyor düşüncesindeyim. Önce
ropdöşambrıyla sonra da smokiniyle oyun kişisinin kostümlerini güzel bulur, ancak kırmızı ve
ayıcıklı iç çamaşırının konsepte pek uygun olmadığını söylemeden geçemem.
Sonuç olarak Kontrbas, tiyatronun bir sanat dalı olduğunu ve yine sanata hizmet ettiğini hissettiren, Beethoven,
Brahms dinleterek huzur bulduran, ayrıca oyundan çıkıldığında izleyen kişiyi çoğaltmayı başaran
bir yapım.
Yazan: Patrick Süskind
Dekor Tasarımı: Ethem İzzet Özbora
Türkçesi: Hale Kuntay
Reji: Metin Belgin
Yazan: Patrick Süskind
Kostüm Tasarımı: Serpil Tezcan
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Dekor Tasarımı: Ethem İzzet Özbora
Türkçesi: Hale Kuntay
Reji: Metin Belgin
Yazan: Patrick Süskind
Kostüm Tasarımı: Serpil Tezcan
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik Danışmanı: Kerim Soysal
Oyuncu: Metin Belgin
Oyuncu: Metin Belgin
TAGS :
YORUMLAR