“81.Cadde 14. Bina 12 Numaralı Daire” İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun yeni sezon oyunlarından. Oyunun adının uzunluğu sizi yanıltmasın oldukça kısa bir seyirlik bekliyor sizi.
Tek perdede kırk beş dakikayla sınırlandırılmış iki kişilik bir oyun.

Devlet Tiyatrosu’nun Oda Tiyatrosu Sahnesi,  psikolojik derinliği olan oyunlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Aynı sahnede daha önce izlediğim “Tek Kişilik Düet” te  MS yani Multiple Scelerosis, hastası bir kadının ruh haline tanıklık etmiştik. Şimdiki  oyunda da yaşanmamış bir çocukluğun izlerini taşıyan, eksik kalmış bir baba figürüyle yaşama tutunmaya çalışan yalnız bir kadının hikayesine tanıklık ediyoruz.

Oyunun yazarı Erdi Mamikoğlu 1987 doğumlu. Bu oyunla Devlet Tiyatroları tarihinin en genç yazarı unvanına sahip olmuş. Mamikoğlu, halen Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü Rejisörlük Ana Sanat Dalı'nda eğitimini sürdürüyor.

Yazar, oyununu kaleme alırken “varoluşçuluk” denince akla ilk gelen isimlerden olan
Jean-Paul Sartre’dan ve Nietzsche’den yola çıkarak konuyla ilgili kendi yorumunu yapmış. Yazar Mamikoğlu, bu konuda şöyle diyor: “ ‘81.Cadde 14.Bina 2 Numaralı Daire’ Nietzsche’nin ‘Sonrasız Dönüş’ü kadar umutsuz değil. Çünkü; yalnızlaşarak yok olan insanın, mantığı çerçevesinde tekrar varolabileceğine inanıyorum. En azından buna inanmak istiyorum. Bu bağlamda, çok zor gibi görünse de, insanlık için hala bir umut var. Ne de olsa eğer bir son varsa, o ‘son’ yine insanoğluyla anlam kazanacaktır.”

Sahne oldukça sade, iki koltuk bir sehpa ve ortada bir bavuldan oluşuyor. Geçmişten gelen bu siyah bavul ve ara ara çalan telefon merak unsurunu yükseltiyor oyun boyunca. Bu sade dekorun arkasına projeksiyonla görüntü eklenmiş oyunda. Görüntünün içeriğini de su kabarcıkları, damlalar oluşturuyor. Oyuna renk getirmek ve sahnedeki durağanlığı engellemek amacıyla kullanılan bu tekniğe oyun boyunca ısınamadığımı üstüne bir de “duraklat” yazısının fona yansıması eklenince rahatsız olduğumu bile söyleyebilirim.

Oyunun metni, geçmişine takılı kalmış, yetimhanede büyümüş, hayata yabancılaşmış  ve hayatın kendisini yalnızlaştırdığı bir kadının ruh halleriyle dolu. Ayrıca yazar, henüz çok genç olmasına rağmen yaşamsal aforizmalarla süslemiş metnini. Hayatı, elindeki pamuk şekerini beğenmeyip elma şekerlerine yönelen çocukların ruh haliyle özdeşleştirmiş veya hayat; çalan telefonlara yetişememek midir? sorusuyla karşı karşıya getirmiş izleyiciyi. Geride bırakacağın bir şey yoksa korkmuyorsun, cümlesiyle de ölüm-yalnızlık ilişkisini özetlemiş. Bir balona sahip olmak istiyorsan yürümeyi göze alacaksın, diyerek de yaşamda tercihte bulunma zorunluluğu yaşadığımız anlara işaret ediyor.

Oyundaki esas karakteri Gönen Bozbey canlandırıyor. Bozbey, Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu başarılı bir oyuncu. Bu oyunda da başarı çizgisini düşürmemiş, psikolojik derinliği olan rolünün hakkını veriyor. Yalnız kalan bir kadının ürkekliğini, çocukluk yıllarına dönüşünü, duvar üzerinde yürümeye çalışan küçük kız oluşunu ve döktüğü sahici göz yaşlarını başarılı bulduğumuzu belirtelim. Yalnız Bozbey’in ojeli tırnaklarının ve fönlü saçının evde yalnız yaşayan, içine kapanık, çevresinden soyutlanmış, psikolojisi çok da sağlam olmayan bir kadın için fazlaca düzgün kaçtığını da belirtelim.


Oyun iki kişilik demiştik. Habibe Merih Atalay’ın canlandırdığı diğer  karakter, oyundaki esas kadının hastalıklı ruh haline daha gerçekçi bir duruş getiriyor. Esas kadının eksik kalan yönlerine dışardan bir göz oluyor. Bu durum kostümlere de “yin-yang” felsefesi olarak yansıyor. Aynı çizgilerle tasarlanmış gri-siyah iki elbisedeki zıtlıklar, patolojisi yüksek bir kadınla onun karşısındaki realist unsur olarak algılanıyor.


Henüz on dokuz yaşında olan, varoluşçuluk sorunsalına kendi bakış açısını getiren genç bir yazarın kaleme aldığı, Gönen Bozbey’ in oyunculuğuyla ete kemiğe bürünen kısa bir oyun mu istiyorsunuz? O zaman  “81.Cadde 14. Bina 12 Numaralı Daire” nin kapısını çalabilirsiniz.


Yazan: Erdi Mamikoğlu, Rejisör: Özgür Erkekli, Dekor Tasarımı: Nurettin Özkönü,
Kostüm Tasarımı: Mihriban Oran, Işık Tasarımı: Ayhan Güldağları,
Görüntü Tasarımı: Orhan Cem Çetin, Reji Asistanları: Burak Akyüz, Aytuğ Civan
Oyuncular: Gönen Bozbey, Habibe Merih Atalay