2010 yılı Avrupa kültür başkenti İstanbul’un, sanat mekanlarına bir yenisi eklendi. İstanbul’un ilk sanat hangarı olan “garajistanbul” açıldı. Beyoğlu Galatasaray’da bulunan altı yüz metrekarelik mekan; çağdaş dansa, çağdaş tiyatroya, müziğe, atölye çalışmalarına, seminerlere, edebiyat söyleşilerine ev sahipliği yapacak. Ne mutlu bize, ne mutlu sanatseverlere.

Mekana ilk gidişim mitolojik bir karakter olan Kassandra ile buluşmak için oldu. İlk kez gittiğim bu yerde  nasıl olsa tanığım biriyle karşılaşacağım düşüncesindeydim. Zira Kassandra’ nın öyküsünü Yunan mitine merak saldığım yıllarda okumuştum ve kendisini tanırdım. Yıllarca kocasını bekleyen zeki, güzel ve sadık eş Penelopeia kadar veya Eros’un karısı, güzeller güzeli, ölümsüz Psykhe kadar olmasa da önemli bir karakterdir benim için. Ne yazık ki 5.Sokak Tiyatrosu ve Kunstenfestival 0090 ortak yapımı olan “Kassandra” eksikleri ve gözden kaçtığını düşündüğüm ayrıntılarıyla çok tanıdık gelmedi bana.

Kassandra’ nın öyküsünü bilenler vardır mutlaka ama bilmeyenler için kısaca bahsedelim.
Kassandra, Yunan mitolojisinin bir kahramanı, Truva'nın son kralı Priamos'un kızıdır. Yaşam arzusu geleceği görebilmek ve rahibe olmaktır. Apollon, onun bu isteğini –ayrıca güzelliğini- fark eder ve aralarında bir anlaşma yaparlar. Genç kız, eğer  kendisiyle birlikte olursa bu yeteneğe sahip olacaktır. Kassandra, önce bu anlaşmayı onaylar fakat daha sonra vaz geçer; çünkü bu durum amacının yarısı olacaktır. Evet kehanet sahibi olacak ama rahibe olamayacaktır. Kendini kandırılmış hisseden Apollon da bu nedenle Kassandra’yı lanetler. Lanete göre Kassandra gerçeği görecek ama kimseyi inandıramayacaktı ve bakire olarak da kalamayacaktı, nitekim aynen böyle olur. Kassandra, Truva savaşının sonunu görür ama kimseyi inandıramaz, ayrıca  Agamemnon’ un cariyesi olmak zorunda kalır böylece rahibelik hayali de suya düşer.

Tek kişilik olan seyirlikte rahatsız olduğum ve “keşke bunlara dikkat edilseydi daha iyi bir sonuç çıkardı” dediğim birkaç noktaya değinmek de yarar görüyorum. Mekan geniş, dekor ve tasarım yok, arkada projeksiyonla metin altyazısı İngilizce olarak geçiyor. Ortada  var olan tek kişi olunca ister istemez bütün yoğunluk Övül Avkıran’nın üzerinde oluyor. Öncelikle görüntüden başlıyoruz elbette, mitolojik kahramanımızın giysileri dikkatimizi çekiyor hemen. Eflatun mor karışık bir giysi var üzerinde ve altında da beyaz spor ayakkabılar, bu ayakkabılar ilk olumsuz izlemimizin yerleşmesine neden oluyor. Eski Yunan’da giyilen derili ipli sandaletlere sahip olmak pek de zor değil aslında. Sonra bir gömlek giydiğini görüyoruz  Kassandra’ nın. İlikli, düğmeli bir gömlek ve düğmenin tarihsel sürecini düşündüğümüzde “neden?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Ayrıca, Kassandra’nın seyirlik boyunca örgü bir bereyle  saçlarını ve saçlarının yaratacağı etkiyi gizleyerek karşımıza çıktığını da belirtelim. Amaç çağdaş, modernize edilmiş bir Kassandra yaratmak mı? Öyleyse ben bildiğim Kassandra’dan yanayım.

Sahnede tek kişi olunca Övül Avkıran’ın sorumluluğu çok oluyor elbette. Ses tonu, jesti, mimiği, beden dili etkin olmalı diye düşünüyoruz. Başındaki berenin ve elindeki mikrofonun Avkıran’nın oyunculuğuna engel teşkil ettiğini anlamamız hiç de zor olmuyor.

Hacettepe Üniversitesi Bale Bölümü sonra da İstanbul Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olan Övül Avkıran, oyunculuk adına bu şartlarda yapabileceğinin en iyisini yapıyor aslında. Eline tutuşturulan mikrofon, üzerine geçirilen giysilere rağmen Övül Avkıran rolünün içine giriyor ve altmış dakika boyunca, kimi zaman zavallı, kimi zaman mağdure, kimi zaman aklı yitik Kassandra’ nın derin yalnızlığını izleyiciye aktarıyor. Gerçi koreografide ve yönetimde  adını  görünce de  eleştiri oklarımız yine kendisine dönüyor.

Ayrıca keman, kanun, ud, ney sesleriyle alaturka nağmeler eşliğindeki antik Yunanlı Kassandra görüntüsünün  de örtüşmediği düşüncesindeyim.

Oyun metninde özlü bulduğum ve  üzerinde düşünülecek  sözler de var tabii ki.“ Erkeğin zayıflığı mıdır kadını güçlü kılan, yoksa kadının güçlülüğü müdür erkeği korkak yapan?” “Ölmedikçe hiçbir insanı yitirilmiş saymamalı.” “Gözyaşları insanın düşünce yeteneğini bulandırır.” gibi sözlerin metni zenginleştirdiğini söyleyebiliriz.

Kassadra’ nın annesi kızına “Politik olaylar karşısında ağlanmaz.” diyor. Peki  Garajistanbul’ daki Kassandra karşısında  izleyici ne yapar? Yetinmez, garipser, eksik bulur, belki de sıkılır. Aksi olur mu? Olur tabii, neden olmasın!


Konsept: Mustafa Avkıran
Yönetim: Mustafa Avkıran-Övül Avkıran
Koreografi: Övül Avkıran
Metin: Gülbin Yeşil- Mustafa Avkıran
Işık tasarımı: Kemal Yiğitcan
Fotoğraf: Fethi İzan
Proje Asistanı: Roza Erdem
Kassandra: Övül Avkıran

tiyatrodergisi.com.tr
şubat/2007