YILDIZLAR ALTINDA CİNAYET-KATİL


Yıldızlar Altında Cinayet veya ayraç içindeki kullanımıyla Katil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın  bu sezon oyunlarından. Çağdaş Azerbaycan edebiyatının yazarlarından  Elçin Efendiyev,  yazdığı bu oyunla ülkemizde ilk kez izleyici karşısına çıkıyor.1943 Bakü doğumlu olan yazar, hikaye, roman ve senaryo yazarı olarak tanınıyor. Senaryolarının birçoğunun filme çekildiğini ayrıca eserlerinin İngilizce,Fransızca, Farsça, Macarca, Çekçe, Slovakça ve Bulgarcaya da çevrildiğini belirtelim.Her ne kadar Türkiye Türkçeciyle Azerbaycan Türkçesi benzerlikler gösterse de bu oyunda da yine dilimize çevirinin -belki de aktarımın- olduğunu görüyoruz. Oyunun yazarıyla ilgili önemli bir bilgi de kendisinin halen Azerbaycan’da başbakan yardımcılığı görevini sürdürüyor olması.

2000’li yılların başında Bakü’de geçen oyunda sosyalizm sonrası değişim sancıları yaşayan Azerbaycan insanından iki örnek alınıp oyun kurgusu için de bu iki insanın aşkı anlatılıyor.
Kadın, yani “öğretmen hanım” kendini tamamen öğrencilerine adamış, hatta bu adamışlığın patolojik bir hale geldiği, sevgiye aç, yalnız,  kırklı yaşlarının başında bir kadındır. Oyun, bu kadının bir çalışma masasında öğrencilerinin sınav kağıtlarını okurken onlarla birebir konuşması, onları azarlaması, onlara öğütlerde bulunmasıyla başlar. Çocuklarla  didişmesi o kadar fazladır ki kanepeye uzandığında bile hala masasına dönüp onlarla uğraşmaktadır. Muhtemelen çok sık tekrarladığı yine böyle bir gecede, yağmurlu gecede kapısı çalınır ve yıllar öncesinden bir yüz karşısına çıkar. Kendisi yirmi iki yaşında bir öğretmenken on sekiz yaşında olan öğrencisidir evine gelen ve adeta bir sürprizdir gelişen çünkü delikanlı geçen on dokuz yıl süresince hep kadını düşündüğünü, onu hiç unutmadığını ve ona hep platonik bir aşk duyduğunu anlatmaktadır. Delikanlının bu sözlerine karşılık kadının cevabı ise çok nettir “Bu kadar zamandır nerdeydin?” diyerek delikanlıya kucak açar ve adeta teslim olur. Oyunun konusu kısaca bu, daha sonraki bölümlerde bir cinayetin olacağını söylemek oyunun gizemine zarar vermez, çünkü  oyunun adında cinayet sözcüğü yer alıyor ve izleyiciyi zaten bir cinayeti bekliyor. Acaba oyunun başlığında “cinayet” sözcüğü geçmeseydi son daha sarsıcı olmaz mıydı? diye bir sorunun zihinlere yerleşmesine engel olamıyoruz.


Yönetmen Melahat Abbasova, Bakü doğumlu. Azerbaycan Güzel Sanatlar Enstitüsü'nün Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu Bölümü'nü bitiriyor ve  1991 yılından itibaren de
Tensing, İstanbul'un Gözleri Mahmur, Çalıkuşu, Moliere ya da Kara Komplo gibi oyunlarla
Şehir Tiyatroları'nda oyuncu olarak görev alıyor. Ayrıca kendisini  televizyon dizilerinden de tanıyanlar olabilir. Şu sıralar pek bir gündemde olan “Binbir Gece” dizisinde de rol alıyor Abbasova. 2002-2003 sezonundaki “Seneye Bugün” yönetmenin ilk rejisiydi ve yine oyuncu Elçin Altındağ’la çalışmıştı.

Yönetmen Abbasova, hala masallarla yaşayan kadın karakterinin daha çok bu hayal dünyasını merkez alarak oyunu yorumlamış. Düşle gerçek arasında kalan, çocuksu dünyasından kopamayan kadın karakteri anlatırken sahneye atlı karıncalar eklemesi, sahneyi yıldızlarla donatması, upuzun tüller kullanması masal atmosferi yaratmak konundaki isteğini gösteriyor. Yıldızların gözleri alacak kadar çok parlaması veya kullanılan sisin çok yoğun olması acaba yazarın masalsı mekanı biraz abartıyla donatmak istemesinden mi kaynaklanıyor?



Oyun Azerbaycan Türkçesiyle kaleme alınmış ve Türkiye Türkçesine çevrilmiş bu çeviriyi yapanın adına ne broşürde ne de oyun tanıtım yazılarında rastlanıyor. Kaldı ki bu çeviride birkaç dil yanlışı da gözden kaçmıyor. Örneğin; “Benim karşıma geçip de bön bön benim suratıma bakma” derken birinci “benim” neyse de ikinci benim ne kadar da gereksiz veya “Ben bu elbiseyi o kadar uzun zamandır üzerime giymiyordum ki” derken elbise insanın üzerinden başka neresine giyilir ki zaten. Ayrıca birinden yardım isterken “Bana yardım etmez misin lüften” mi deriz, “Bana yardım eder misin lütfen” mi? Bu aksaklıkların dikkatli izleyici için önemli olduğunu belirtelim.


Sahnenin izleyici için sağ tarafı, öğretmen hanımın çalışma bölümü, sol tarafı ise oturma kısmı. Bu iki bölümde de birer kitaplık var. Normal insan boyunun nerdeyse üç katı olan bu kitaplıklar 2000’li yıllar için biraz fazla klasik değil mi? Kitaplık ve içindeki kara kaplı kocaman kitaplar daha çok Umberto Eco’nun “Gülün Adı” romanında yer alan  ortaçağ kütüphanelerindeki kitaplıkları anımsatıyor.


Dört duvara bakmaktan gözleri nasır bağlamış –nasır tutmak değil midir doğrusu- hatta kendisine yaklaşan adamın gerçek niyetini göremeyecek kadar kör olmuş kadını canlandıran Elçin Altındağ, yaş itibariyle ve görüntü itibariyle rolüne yakışıyor, ama Emrah Özertem’i psikopat, dengesiz  karakteri canlandırma konusunda biraz oturmamış buluyoruz. Ayrıca, delikanlı yağmurlu bir gecede  bir süre evi gözetledikten sonra geliyor ve kapıyı çalıyor. Üzerinde biraz ıslaklık var ama duyduğumuz yağmur efektlerinden daha güçlü bir yağmur olduğunu düşünüyoruz ve daha ıslak,  daha üşümüş bir delikanlıyı arıyor gözlerimiz bu nedenle.

Kadının yıldız takıntısının bu kadar fazla olması, öğrenci Hasanzade’nin annesinin yıldız sorumlusu olması, delikanlının kadına yaptığı teklifler kimi yerde “yok daha neler” dedirtiyor izleyiciye.

Oyundaki kostümlere değinecek olursak aynı kumaştan yapılmış, hatta aynı çizgilerle şekillenmiş giysiler görüyoruz. Komşu kadın ve kocası daha sonra da delikanlı aynı kocaman ceplerle süslenmiş, benzer giysiler giyiyorlar. Bunun bilinçli bir tercih mi olduğunu sormak gerekir kostüm tasarımına?

Yıldızlar Altında Cinayet, yaşı kaç olursa olsun çocuksu dünyalarından kopamayanlar için zevkli bir seyirlik olabilir, ama yaşamı  ciddiye alan realist izleyiciyi etkisi altına alabileceğini   söylemek zor.


Yazan: Elçin Yöneten: Melahat Abbasova  Dekor Tasarımı: Emra Albayrak  Şahin
Kostüm Tasarımı: Feyza Zeybek Müzik Tasarımı: Selim Atakan Dramaturg: Hilmi Zafer Şahin Işık Tasarımı: Mustafa Türkoğlu

Oyuncular: Elçin Altındağ (Kadın), Emrah Özertem (Delikanlı), Ezgi Sümer Yolcu (Komşu Kadın), Nevzat Çamkara (Komşu Adam), Radife Baltaoğlu ( Öğrenci Hasanzade’nin Annesi)