2008-2009 TİYATRO ÖDÜLLERİ GEREKÇELİ KARARLAR


EN İYİ OYUN: RAHAT YAŞAMAYA ÖVGÜ
(TİYATRO PERA)

Rahat Yaşamaya Övgü, Alman yazar Bertolt Brecht’in 1943’te yazdığı “Schweyk İkinci Dünya Savaşı’nda”, 1941’de yazdığı “Arturo Ui’ nin Önlenebilir Yükselişi”,1928 tarihli “Üç Kuruşluk Opera” oyunlarından ve yine yazarın faşizm üzerine yazılarından  oluşturulmuş bir uyarlama. Tekelci sermayeye ve savaşa karşı duruşu olan, ülkelerin sınır genişletme hırslarını, küçük burjuvanın ahlak dayatmalarını eleştiren oyun, bu bağlamda içerik olarak oldukça dolu ve tatmin ediciydi. Ayrıca oyuncularının, çeşitli sahnelerde değişik rollerdeki yorumları da gayet başarılıydı. Bir müzikal olan oyunda; şarkı sözleri anlamlı, melodiler zengindi. Danslardaki uyum da görsel açıdan estetikti. Ama bana bu oyunu yılın yapımı olarak seçtiren asıl neden; oyunun toplumu uyarıcı yönünün olması, “Aç gözünü dostum/Bu böyle gitmez/ Görmeyi öğren/ Yalnız bakmak yetmez”  mesajını vermesidir.


EN İYİ YÖNETMEN: NESRİN KAZANKAYA
 (RAHAT YAŞAMAYA ÖVGÜ-TİYATRO PERA)

Kimi ödül değerlendirmelerinde yılın yapımıyla yılın yönetmeni kategorileri ayrı düşebilmekte ve bu durum da bazı zihinleri meşgul edebilmekte. Aslında farklı olmasında yadsınacak bir durum yok, ancak bu sene bu iki kategori benim seçimlerimde buluştu. “Rahat Yaşamaya Övgü” oyununun yönetmeni Nesrin Kazankaya, yıllardır süre gelen içeriği dolu oyun sahneleme anlayışına bu yıl da devam etti ve bu sahnelemeyi yaparken de tiyatro sanatına hizmette kusur etmedi. Üç ayrı metni harmanlamasını, oyuncuları değerlendirmesini, sahne dinamiğini oluşturmasını başarılı bulduğumu belirtir,  savaşın acımasız yüzünü, kapitalizmin çıkar güden sömürücü yönünü, bu düzenden güç alarak sivrilen insanları sanatı aracılığıyla eleştiren  Nesrin Kazankaya’ yı yılın yönetmeni olarak aday gösteririm.



EN İYİ KADIN OYUNCU: DEFNE HALMAN
(VICTORIA- KENT OYUNCULARI)

Defne Halman, Victoria oyununda  tekerlekli sandalyeye bağlı bir alzheimer hastasını canlandırdı. Halman, bu yaşlı kadını hayata geçirmekte çok başarılı ve sahiciydi. Victoria yaşlı bir kadındı, fakat onu diğer kadınlardan farklı kılan yaşlılığına, hastalığına, engeline rağmen özgürlüğünün peşini bırakmaması, şarkılarıyla, danslarıyla hep bu isteğini yansıtmasıydı. Defne Halman, düşleriyle gerçekleri arasında  bocalayan bu kadını çok iyi anlamış, karakter incelemesini layığıyla yerine getirmiş. Rolünü, almış olduğu dans eğitimiyle beslemiş. Kimi sahnelerde oldukça zor olan beden deviminlerinin ve tekerlekli sandalyeyi kullanma zorluğunun altından  başarıyla kalkmış. Tüm bunları yaparken de “bir gün ben de yaşlı, yalnız bir alzheimer olabilirim”  düşüncesiyle izleyicisini duygusal anlamda da etkilemeyi başarmıştı. Bir gün yaşlı, yalnız, bir alzheimer olur muyum bilmiyorum, ama yılın kadın oyuncusu adayımın Defne Halman olduğunu net olarak biliyorum.




EN İYİ ERKEK OYUNCU: GENCO ERKAL
(MARX’IN DÖNÜŞÜ-DOSTLAR TİYATROSU)

Genco Erkal’ ın hem yönettiği hem de oynadığı tek kişilik oyun “Marx’ ın Dönüşü” metninin içeriğinin yanı sıra oyunculuk adına da oldukça keyifli bir yorumdu. Usta oyuncu bir kez daha oynadığı karakteri çözümleme başarısını, sahne hakimiyetini ve oyunculuk gücünü gösterdi. Tek perdelik tek kişilik oyunu, temposunu düşürmeden baştan sona sürüklemeyi başardı. Politik tiyatro formatındaki oyunda izleyicisini gülümsetmeyi, güldürürken düşündürmeyi başardı. Kimi yorumlara göre “devrimci standupçı” oldu bu oyunuyla. Karl Marx’ı Genco Erkal yorumuyla izlemiş olmaktan mutluluk duyar, yılın en iyi erkek oyuncu adayımı Genco Erkal olarak belirlerim.



EN İYİ ÇEVİRİ: ÖZÜM ÖZGÜLGEN
(MARX’IN DÖNÜŞÜ-DOSTLAR TİYATROSU)


Bir tiyatro oyundan bahsedilirken “tempo hiç düşmedi” diyerek o oyunu yüceltiriz çoğu kez. Tempoyu düşürmeyen birçok etken vardır elbette. Fakat her şeyin mükemmel olduğu bir yapımda eğer çeviri aksak, hatalı, dil bilgisi kurallarına hizmetten yoksunsa o oyunun akıp gitmesi mümkün değildir. Amerikalı yazar Howard Zinn’in yazmış olduğu “Marx’ın Dönüşü” oyununun akıcılığında başarılı çevirisinin payı büyük. Bu konudaki hassasiyetimi oyun boyunca gösterdim; lakin kulağı tırmalayan, söz dizinini yani sentaksı bozan, anlatım bozukluğu içeren tek cümle bulamadım. Titizlikle seçilmiş sözcükleri ve özenli çevirisi nedeniyle yılın çevirmeni adayımı Özüm Özgülgen olarak gösteririm.


EN İYİ IŞIK: CEM YILMAZER
(VICTORIA-KENT OYUNCULARI)

Victoria oyununun görselliğine en büyük katkı başarılı ışık tasarımı. Cem Yılmazer’e ait olan ışık tasarımı, Victoria’nın duygu durumlarıyla örtüşüyor. Ayrıca gölge oyunlarına yer veren Yılmazer, ufak ayrıntılarla izleyiciyi şaşırtmayı da ihmal etmiyor. Victoria’  nın çoğu yerde tek kişilik olan sahnelerine, tekerlekli sandalyesinden başka ışık da başlı başına ortak oluyor. Sezon içerisindeki diğer çalışmalarını da başarılı bulduğum Yılmazer’ i bu dalda aday gösteririm.


EN İYİ MÜZİK: TOLGA ÇEBİ
(TESTOSTERON- OYUN ATÖLYESİ)

Testosteron oyunu her ne kadar “Rezervuar Köpekleri” filminin hafızalara kazınan neşeli şarkısı Little Green Bag’le  başlasa da oyunun sonundaki özgün müzik de oldukça keyifliydi. Tolga Çebi’ nin oyun tekstini iyi çözümlediğini ve buna uygun bir eser ortaya çıkardığını görmek mümkün.“…Testosteron biraz arttıkça/votka bardakta azaldıkça/görüntüler güzelleşir ama/dikkat et sakin boynuzlanma…” sözleriyle anlam bulan, oyuncuların birer solist ve orkestra elemanı oldukları oyun müziğini başarılı bulur, adayımı Tolga Çebi olarak gösteririm.


EN İYİ YERLİ OYUN YAZARI: YEŞİM ÖZSOY GÜLAN
(NOTER- VE DİĞER ŞEYLER TOPLULUĞU)

Noter; ağır aksak ilerleyen bürokrasiyi eleştiren, bunu yaparken de kimi zaman absürd açılımlardan beslenen, izleyicisini güldürmeyi ve düşündürmeyi başaran, nitelikli bir metin. Yeşim Özsoy Gülan, oyunu kurgularken eleştiri, mizah ve duygu katmanlarını iyi oluşturmuş. Oyun kişilerinin tahlilini iyi yapmış, karakterlerini sağlam oluşturmuş. Belli ki tecrübelerini ve gözlem birikimlerini kağıda dökmüş, ayrıntılarla da oyunu zenginleştirmiş. Başarılı bulduğum Özsoy’ u yılın yerli oyun yazarı kategorisinde Noter’den tasdikleyerek  aday gösteririm.


EN İYİ DEKOR: DUYGU SAĞIROĞLU
(MASKELİLER- İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI)

Duygu Sağıroğlu’ nun “Maskeliler” için yapmış olduğu sahne tasarımı durağan ama oyunun içeriğiyle örtüşen, ayrıca ayrıntılarıyla zenginleşen bir dekor olarak oldukça başarılıydı. Oyuncuların hareket alanına saygılı dekorda; kahverengi  pastel tonların içindeki canlı yeşil kırmızı varillerin, mavi hortumların, sarı lambaların renk uyumu estetikti. Ayrıca canlı dekor olarak kullanılan kümesteki tavuklar da mekanın sahiciliğini desteklemişti. Bu nedenlerle en iyi dekor dalında Duygu Sağıroğlu’nu aday olarak gösteririm.


EN İYİ KOSTÜM: MİHRİBAN ORAN
(NE DERSİN AZİZİM?- İSTANBUL DEVLET TİYATROSU)

Aziz Nesin’in kısa öykülerinden oluşan oyunda farklı birçok sahne bulunmaktaydı ve her farklı sahne için de o sahneye hizmet eden kostümler  kullanılmıştı. İlk sahnedeki okul önlüklerinden, saz heyetinin kostümlerine kadar her kostüm, oyunun içeriğiyle örtüşmüştü. Hızlı sahne değişimlerinin olduğu oyunda giysilerin bu değişim hızına uygun, işlevsel tasarlanmış olması da oyuna katkı sağlamıştı. Bu nedenle en iyi kostüm oyum Mihriban Oran’a.


EN İYİ KOREOGRAFİ: MİKEL N. VİDHİ
( ALTI HAFTADA ALTI DANS DERSİ- TİYATRO İSTANBUL)

Bu yıl ilk kez verilen en iyi koreografi adayımı belirlerken zorlanmadım dersem yalan olur. Koreografisi olan oyunları zihnimden geçirdikten sonra Nevra Serezli ve Cihan Ünal’ın oynadığı Altı Haftada Altı Dans Dersi oyununun koreografisini başarılı buldum. Oyunda Michael Minetti, Lili Harrison’a  Swing, Tango, Vals, Foxtrod, Çaça ve Modern Dans öğretmekteydi. İkilinin yetenekleri Mikel N.Vidhi’ nin koreografisiyle şık bir görselliğe dönüşmüştü. Özellikle oyunun finaline doğru Rock’n Roll, Monkey, Twist, Çaça gibi dansların olduğu sahnelerin koreografisinin göz doldurduğunu düşünür, yılın en iyi koreografı adayını Mikel N.Vidhi olarak belirlerim.