Bir sezon daha başladı. Sanatın iyileştirici gücünden başka bir şey kalmadı elimizde.
Düşünüyorum sahiden, var mı başka sağaltan güç?
Yine irili ufaklı birçok sahnede oyuncular bizi başka hayatlara götürecek, bazen kendi derdimizi unutturacak kadar hüzün dolu yaşamlara tanık olacağız, bazen biraz da gülümseyerek ayrılacağız salonlardan. Oyunculuklarına hayran olacağımız, rejilerine şapka çıkaracağımız, metinlerinin satırlarında kendimizi bulacağımız oyunlar olacak. "Ne izleyelim?" diye soranlar için sezonun en merak ettiğim on oyununu yazdım. Yazıyı bitirdiğimde fark ettim ki konuları itibariyle de daha çok kadın ve mülteci hikayeleri seçmişim.
Buyurunuz...
1. İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?
10.senesine giren “Tiyatroadam” Nazım Himet’in yazdığı Emrah Eren'in yönettiği “İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?” oyunuyla sezonu açtı. Topluluğun düşmeyen başarı grafiğine, yetenekli kadrosuna, seyredilmesi keyifli rejilerine daha önceki oyunlarından alıştık.
Metin seçiminde ince eleyip sık dokuyan topluluğun seyircisine her zaman söyleyecek sözü var.
Rusya'da bir taşra kasabasında geçen oyunda; erdemleri ve otoritesi arasında sıkışmış bir insanın, her çağda karşılaşılan, çok tanıdık, hatta başımıza gelebilecek değişiminin öyküsü anlatılıyor. Tiyatroadam yeni oyunları için; trajik, komik ve hipnotik bir öykü diyor.
Yetenekli oyuncu Esra Bezen Bilgin'i "Önce Bir Boşluk
Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi" oyunundan sonra yeni bir rolde uzun
zamandır gözlerim arıyordu. Bilgin, hâlâ devam eden bu oyunuyla ödülleri
kucaklamıştı. Oyunculuğu tartışılmayan Haluk Bilginer, kendi gibi iyi
oyuncuları gözden kaçırmıyor. İkili bu sezon David Hare'in yazdığı Birkan Uz'un
yönettiği "Pencere" adlı oyunla Oyun Atölyesi'nde beraberler. Farklı
dünya görüşleri olan bir kadın ve bir adamın ilişkilerinin bitmesinin ardından
tekrar buluşmaları, yargılarını masaya yatırmaları üzerine olan oyun tahminimce
seyirciye oyunculuk adına lezzetli anlar yaşatacak.
3. Nereye Gitti Bütün Çiçekler?
4.Baba ve Piç
Çok satan kitapların yazarı Elif Şafak'ın neden "bestseller" olduğunu anlamak için dört kitabını okumuş, bunların içinden kurgu olarak en sevdiğim, en samimi bulduğum "Baba ve Piç" olmuştu. Talimhane Tiyatrosu tarafından festival için hazırlanan oyunu Mehmet Ergen yönetti. 1915 yılında yaşanan olayların Türk ve Ermeni kökenli iki aile arasındaki ilişkilerini anlatıyor oyunda. "Baba ve Piç" erkeklerin zamansız öldüğü, geride kadınların kaldığı bir sülaleden dört kuşak kadının hikayesinin nasıl uyarladığını merak edenler için.
5. Üç Kız Kardeş
Uluslararası İstanbul Festivalinin bir diğer yerli yapımı da Hayal Perdesi tarafından sahnelenen Çehov'un Üç Kız Kardeş oyunu. Rusya'da ayrıcalıklı sınıfa ait bir ailenin değişen koşullar ve yeni değerler karşısında yaşadığı çelişkiler, bireysel çöküşler üzerine kurulu oyunda aile üyelerinin geçmişleri ve özlemleri ön planda. Oyun bilindik, fakat yönetmen Aleksandır Popovski'nin, hiç de sıradan olmayan bir reji oluşturmuş olması kaçınılmaz. Her oyununa farklı bir buluş ve estetik ekleyen yönetmenin yorumuyla; Selin İşcan, Özge Özder ve Tuba Karabey'in oynadığı Olga, Masha ve Irina'yla tanışmak için sabırsızlanıyorum.
6. 10 11 12
Craft tiyatro yeni oyunuyla tiyatro sahnelerinin ödüllü oyuncusu Enis Arıkan'la yine sinemanın ödüllü oyuncusu Ezgi Molayı buluşturuyor. Jason Hall tarafından kaleme alınan metni İpek Bilgin yönetmiş.Lüks bir rezidansa taşınan iki komşunun birbiriyle tanışmasını, ilişkisini ve sadece “kapı önüne bıraktığı çöpler” ile yaşam belirtisi gösteren bir diğer komşu üzerinden yaşama bakışlarını konu alıyor. Gerçek hayatta da çok samimi olan bu iki oyuncunun sahne uyumunu görmek için 16 Kasımı bekleyen çok seyirci var.
7. Yaşlı Çocuk
Ege sahiline cesedi vuran üç yaşındaki Aylan Kurdi'nin görüntüsü uzun süre aklımızdan çıkmamıştı. Suriye'den kaçarken Bodrum üzerinden Kanada'ya gitmeye çalışıyordu Aylan ve ailesi.
Bu çok yakın geçmişe kayıtsız kalamayan Yeşim Özsoy oyunu yazıp yönetti. Galataperform yapımı oyun ilk kez de Uluslararası Tiyatro Festivalinde karşımıza çıktı. İçimi acıtacağını hissettiğim bu oyun da izlemek istediklerim arasında.
8. Nefesinizi Nasıl Tutarsınız?
2015’te Londra Royal Court tiyatrosunda ilk gösterimi yapılan oyun, savaş ve göçmenlik sorunlarını, batı uygarlığının çaresizliğini, düşsel bir karabasan çerçevesinde anlatıyor. Zinnie Harris'in yazdığı oyunu, Murat Daltaban yönetiyor. Birbirinden yetenekli ödüllü oyuncular olan Tuğrul Tülek, Gizem Erdem, Ece Dizdar ve İbrahim Selim'i bir arada görmek nefesimizi kesebilir.
9. Kozalar
Pangar Tiyatro, Adalet Ağaoğlu'nun yazdığı Ayşenil Şamlıoğlu'nun yönettiği "Kozalar"ı festival için hazırladı ve temmuz ayında Avingon festivalinde sahneledi. Oyun, 1971’de, soğuk savaşın hâkim olduğu dünya algısının Türkiye’deki yansımalarını anlatıyor. Ayrıca günümüzde dünyanın dört bir yanını etkileyen terör, iç savaş, kadınların toplumdaki yeri ve mültecilerle ilgili konulara da ışık tutuyor. Demet Evgar, Binnur Kaya ve Esra Dermancıoğlu'nun yer aldığı "Kozalar"ı kaçırmamak gerek.
10. Balkon
Geçen yıl yeni mekanına taşınan Mekan Artı, bu sezon sıradışı yaşamı olan Jean Genet metni olan "Balkon"la karşımızda. Oyunu Ufuk Tan Altunkaya yönetmiş. Mekan Artı oyun için; "sahtelik ve gerçeklik olgusunu iktidar - otorite - güç olgusu üzerinden yeniden yorumlayan "Balkon" bir başkaldırı oyunu özelliği taşıyor." diyor.
Türkiye'de uzun yıllardır sahnelenmeyen, Jean Genet'nin 1956 yılında yazdığı ve sıradan insanların gelip düşlerini gerçekleştirdikleri bir "yanılsamalar evi"nin konu edinen "Balkon"u da listeme ekledim.
Keyifli seyirler...
TAGS :
YORUMLAR